Seninle Uğraşamam İngilizcesi Nedir? Yaygın Karşılıkları ve Kullanımları

Seninle Uğraşamam İngilizcesi Nedir? Yaygın Karşılıkları ve Kullanımları

Türkçede günlük hayatta, özellikle sabrımızın tükendiği, yorulduğumuz veya bir konuyla ya da kişiyle ilgilenecek enerjimizin kalmadığı durumlarda “Seninle uğraşamam” veya “Bununla uğraşamam” gibi ifadeler kullanırız. Peki, bu sıkça başvurduğumuz ifadenin İngilizce’deki karşılığı nedir? Tek bir doğru cevap vermek yerine, İngilizce’de bu duygu durumunu ifade etmenin birden fazla yolu olduğunu ve seçilecek ifadenin duruma, kişiye ve vermek istediğimiz mesaja göre değişebileceğini belirtmek gerekir.

Bu makalede, “Seninle uğraşamam” ifadesinin İngilizce’deki çeşitli karşılıklarını inceleyecek, hangi ifadenin hangi bağlamda daha uygun olduğunu örneklerle açıklayacak ve doğru kullanımı konusunda ipuçları vereceğiz.

“Seninle Uğraşamam” İfadesinin Anlam Katmanları

Bu ifadeyi İngilizce’ye çevirmeden önce, Türkçedeki kullanımını ve taşıdığı anlamları anlamak önemlidir. Genellikle şu durumları ifade etmek için kullanılır:

  • Sabırsızlık ve Bıkkınlık: Bir kişinin davranışlarından veya bir durumun karmaşıklığından yorulmuş olmak.
  • Enerji Eksikliği: O an için bir konuyla ilgilenecek zihinsel veya fiziksel güce sahip olmamak.
  • Önceliklendirme: Daha önemli işler varken, söz konusu kişi veya durumla vakit kaybetmek istememek.
  • Çaresizlik: Bir sorunu çözme veya bir kişiyle başa çıkma konusunda yetersiz hissetmek.

Bu farklı anlamlar, İngilizce’de farklı ifadelerle daha doğru bir şekilde aktarılabilir.

İngilizce’de “Seninle/Bununla Uğraşamam” Demenin Yolları

İşte bu ifadenin İngilizce’deki yaygın karşılıkları ve kullanıldıkları durumlar:

1. I can’t deal with this/you (right now).

Bu, belki de en yaygın ve nötr karşılıklardan biridir. Hem bir durum (“this”) hem de bir kişi (“you”) için kullanılabilir. Genellikle o anki durumun veya kişinin zorlayıcı, bunaltıcı veya sinir bozucu olduğunu ifade eder. Sonuna “right now” (şu anda) eklemek, durumun geçici olduğunu vurgulayabilir.

Örnekler:

  • The printer is jammed again! I can’t deal with this right now. (Yazıcı yine sıkıştı! Şu anda bununla uğraşamam.)
  • He keeps complaining about everything. I can’t deal with him today. (Sürekli her şeyden şikayet ediyor. Bugün onunla uğraşamam/başa çıkamam.)

2. I can’t be bothered (with this/you/to do something).

Bu ifade oldukça gayriresmi (informal) bir kullanımdır ve genellikle tembellik, isteksizlik veya konuyu önemsiz bulma anlamı taşır. Bir şeyi yapmaya üşenmek veya bir kişiyle/durumla ilgilenmeyi gereksiz görmek anlamında kullanılır. Dikkatli kullanılmalıdır çünkü kaba veya ilgisiz algılanabilir.

Örnekler:

  • Shall we go out tonight? – Nah, I can’t be bothered. (Bu akşam dışarı çıkalım mı? – Yok, üşeniyorum/hiç havamda değilim/uğraşamam.)
  • He asked me to help him move, but I couldn’t be bothered. (Taşınmasına yardım etmemi istedi ama hiç uğraşamadım/canım istemedi.)
  • Just leave the dishes, I can’t be bothered to wash them now. (Bulaşıkları bırak, şimdi yıkamaya üşeniyorum/uğraşamam.)

3. I don’t have time for this/you.

Bu ifade, zaman darlığını vurgular. O an ilgilenilmesi gereken daha önemli veya acil işler olduğunu belirtir. Diğerlerine göre biraz daha doğrudan bir ifadedir.

Örnekler:

  • Look, I’m on a deadline. I don’t have time for petty arguments. (Bak, yetiştirmem gereken bir iş var. Küçük tartışmalarla uğraşacak vaktim yok.)
  • Can we discuss this later? I really don’t have time for this now. (Bunu sonra konuşabilir miyiz? Gerçekten şu an buna vaktim yok/bununla uğraşamam.)

4. I don’t have the energy for this/you.

Bu kullanım, fiziksel veya zihinsel yorgunluğu ön plana çıkarır. Kişinin o anki durumu veya kişiyi ele alacak gücü olmadığını ifade eder.

Örnekler:

  • It’s been a long day. I don’t have the energy for another problem. (Uzun bir gündü. Başka bir sorunla uğraşacak enerjim yok.)
  • Please, no drama tonight. I just don’t have the energy. (Lütfen, bu akşam drama olmasın. Gerçekten enerjim yok/uğraşamam.)

5. I’m not dealing with this/you.

“I can’t deal with…” ifadesine benzer ancak biraz daha kesindir. Kişinin o konuyla veya kişiyle ilgilenmeyi kesin bir dille reddettiğini gösterir. Biraz daha sert bir tonu olabilir.

Örnekler:

  • You created this mess, you clean it up. I’m not dealing with it. (Bu karmaşayı sen yarattın, sen temizle. Ben uğraşmıyorum/ilgilenmiyorum.)
  • I’m not dealing with his tantrums anymore. (Onun öfke nöbetleriyle daha fazla uğraşmayacağım.)

6. I haven’t got the patience for this/you.

Bu ifade, sabrın taştığını belirtmek için kullanılır. Özellikle tekrarlayan sorunlar veya sinir bozucu davranışlar karşısında tercih edilebilir.

Örnekler:

  • I’ve explained it three times already. I haven’t got the patience for this anymore. (Zaten üç kez açıkladım. Artık buna sabrım kalmadı/uğraşamam.)
  • He’s always late! I haven’t got the patience for him today. (Sürekli geç kalıyor! Bugün ona katlanacak/onunla uğraşacak sabrım yok.)

Doğru İfadeyi Seçmek: Bağlamın Önemi

Yukarıda gördüğümüz gibi, “Seninle uğraşamam” demenin İngilizce’de pek çok yolu var. Doğru ifadeyi seçmek için şu faktörleri göz önünde bulundurmalısınız:

  • Durumun Ciddiyeti: Küçük bir rahatsızlık mı, yoksa büyük bir problem mi?
  • Konuştuğunuz Kişi: Yakın bir arkadaş mı, bir iş arkadaşı mı, yoksa bir yabancı mı?
  • İletmek İstediğiniz Duygu: Sadece yorgunluk mu, yoksa kızgınlık veya bıkkınlık mı?
  • Resmiyet Seviyesi: Günlük bir konuşma mı, yoksa daha resmi bir ortam mı?

Örneğin, patronunuza “I can’t be bothered” demek yerine, daha profesyonel bir dil kullanarak “I don’t think I have the capacity to handle this right now, can we revisit it later?” (Şu anda bununla ilgilenecek kapasitem olduğunu sanmıyorum, daha sonra tekrar ele alabilir miyiz?) gibi bir ifade tercih etmek daha uygun olacaktır. İletişimde dil stilini ve kaydını duruma göre ayarlamak oldukça önemlidir.

Benzer şekilde, bir isteği veya teklifi geri çevirirken durumu uygun bir dille ifade etmek gerekebilir. Kibarca reddetme yolları hakkında daha fazla bilgi için İngilizce yardım tekliflerini kibarca reddetme yolları hakkındaki yazımıza göz atabilirsiniz.

Sonuç

“Seninle uğraşamam” ifadesinin İngilizce’deki karşılığı, durumun ve niyetinize bağlı olarak çeşitlilik gösterir. “I can’t deal with this/you” genel ve yaygın bir karşılıkken, “I can’t be bothered” daha gayriresmi ve isteksizlik belirtir. “I don’t have time” zaman kısıtlamasını, “I don’t have the energy” yorgunluğu, “I haven’t got the patience” ise sabırsızlığı vurgular.

Bu ifadeleri doğru bağlamda kullanmak, hem kendinizi daha net ifade etmenizi sağlar hem de olası yanlış anlaşılmaları önler. İngilizce’de bu gibi nüansları öğrenmek, iletişim becerilerinizi geliştirmenin önemli bir parçasıdır. Unutmayın, farklı ifadeleri öğrenmek ve pratik yapmak, İngilizce konuşma becerilerinizi geliştirmenin anahtarıdır.

Yorum bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Scroll to Top