Konu Başlıkları
Box Ne Demek? İngilizce ‘Box’ Kelimesinin Kapsamlı Anlamları ve Kullanımı
İngilizce öğrenirken karşımıza sıkça çıkan kelimelerden biri de ‘box’tır. Tek başına basit gibi görünse de, bu kelime hem isim hem de fiil olarak pek çok farklı anlam ve kullanım alanına sahiptir. Günlük konuşmalardan teknik terimlere, spordan deyimlere kadar geniş bir yelpazede kullanılan ‘box’ kelimesini doğru anlamak ve yerinde kullanmak, İngilizce yeterliliğinizi artırmanın önemli bir adımıdır. Bu yazıda, ‘box’ kelimesinin tüm yönlerini detaylı bir şekilde inceleyeceğiz.
‘Box’ Kelimesinin İsim Olarak Anlamları
‘Box’ kelimesi en yaygın olarak isim (noun) formunda kullanılır ve akla ilk gelen anlamı genellikle ‘kutu’dur.
1. Kutu, Sandık
En temel ve bilinen anlamıyla ‘box’, genellikle karton, ahşap, metal veya plastikten yapılmış, dörtgen prizma şeklinde, içine bir şeyler koymaya yarayan kapalı kaptır. Eşyaları saklamak, taşımak veya göndermek için kullanılır.
- “Please put these books into the box.” (Lütfen bu kitapları kutuya koy.)
- “I received a large box in the mail today.” (Bugün postayla büyük bir kutu aldım.)
- “She keeps her old photos in a shoebox under her bed.” (Eski fotoğraflarını yatağının altındaki bir ayakkabı kutusunda saklıyor.)
Bu anlamıyla ‘box’, sayılabilen bir isimdir ve çoğulu ‘boxes’ şeklindedir.
2. Özel Alan veya Bölme
‘Box’ kelimesi, belirli bir amaç için ayrılmış, genellikle dörtgen şeklindeki alanları veya bölmeleri ifade etmek için de kullanılır.
- Post Office Box (P.O. Box): Posta kutusu. “Please send the documents to my P.O. Box.” (Lütfen belgeleri posta kutuma gönderin.)
- Witness Box: Mahkemede tanık kürsüsü. “The witness stepped into the box to testify.” (Tanık ifade vermek için kürsüye çıktı.)
- Penalty Box: Buz hokeyi gibi sporlarda ceza alanı. “The player was sent to the penalty box for two minutes.” (Oyuncu iki dakikalığına ceza alanına gönderildi.)
- Comment Box: Web sitelerinde veya formlarda yorum kutucuğu. “Leave your suggestions in the comment box below.” (Önerilerinizi aşağıdaki yorum kutusuna bırakın.)
- Tick Box / Checkbox: Onay kutucuğu. “Please tick the box if you agree to the terms.” (Şartları kabul ediyorsanız lütfen kutucuğu işaretleyin.)
3. Televizyon (İngiliz İngilizcesi – Argo)
Özellikle İngiliz İngilizcesi’nde, gayriresmi konuşma dilinde ‘the box’ ifadesi televizyon anlamına gelebilir.
- “What’s on the box tonight?” (Bu gece televizyonda ne var?)
- “He spends hours watching the box every evening.” (Her akşam saatlerce televizyon izler.)
4. Koruyucu Kasa veya Muhafaza
Mekanik parçaları veya hassas aletleri koruyan kasa veya muhafaza anlamında da kullanılır.
- Gearbox: Vites kutusu. “The car needs a new gearbox.” (Arabanın yeni bir vites kutusuna ihtiyacı var.)
- Black Box: Uçaklardaki kara kutu (aslında turuncudur). “Investigators are analyzing the plane’s black box.” (Müfettişler uçağın kara kutusunu inceliyor.)
5. Tiyatro Locası
Tiyatro veya opera salonlarında özel, ayrılmış oturma alanı, loca anlamına gelir.
- “They watched the performance from a private box.” (Gösteriyi özel bir locadan izlediler.)
6. Şimşir Ağacı (Botanik)
‘Box’ veya ‘boxwood’, herdem yeşil olan şimşir ağacını veya onun kerestesini ifade eder.
- “The garden was lined with low box hedges.” (Bahçe alçak şimşir çitlerle çevriliydi.)
‘Box’ Kelimesinin Fiil Olarak Anlamları
‘Box’ kelimesi fiil (verb) olarak da kullanılır ve farklı eylemleri ifade eder.
1. Kutulamak, Kutuya Koymak
Bir şeyi bir kutunun içine yerleştirmek anlamına gelir.
- “We need to box up these decorations after the holidays.” (Tatilden sonra bu süslemeleri kutulamamız gerekiyor.)
- “The factory boxes the products before shipping.” (Fabrika, ürünleri göndermeden önce kutular.)
2. Boks Yapmak
Spor dalı olan boks yapmak anlamına gelir.
- “He used to box professionally in his youth.” (Gençliğinde profesyonel olarak boks yapardı.)
- “They are boxing in the championship match tonight.” (Bu gece şampiyonluk maçında boks yapıyorlar.)
3. Sıkıştırmak, Köşeye Sıkıştırmak (Box In)
‘Box in’ phrasal verb’ü, birini veya bir şeyi hareket edemeyecek şekilde çevrelemek, sıkıştırmak veya engellemek anlamına gelir.
- “The truck was boxed in by other cars in the traffic jam.” (Kamyon, trafikte diğer arabalar tarafından sıkıştırılmıştı.)
- “I felt boxed in by their expectations.” (Onların beklentileri tarafından köşeye sıkıştırılmış hissettim.)
‘Box’ İçeren Yaygın İfadeler ve Deyimler
‘Box’ kelimesi pek çok deyim ve kalıplaşmış ifade içinde yer alır. Bunlar, kelimenin doğrudan anlamından farklı anlamlar taşıyabilir. İşte en yaygınlarından bazıları:
- Think outside the box: Alışılmışın dışında düşünmek, yaratıcı olmak, standart kalıpların dışına çıkmak. “To solve this problem, we need to think outside the box.” (Bu problemi çözmek için alışılmışın dışında düşünmemiz gerekiyor.)
- Box office: Gişe (sinema, tiyatro vb. için bilet satılan yer veya bir filmin/oyunun gişe başarısı). “The movie was a huge box office success.” (Film büyük bir gişe başarısıydı.)
- Tick all the boxes: Tüm gereklilikleri/beklentileri karşılamak. “This candidate seems to tick all the boxes for the job.” (Bu aday iş için tüm gereklilikleri karşılıyor gibi görünüyor.)
- Box someone’s ears: Birinin kulağına (genellikle hafifçe) tokat atmak. “The teacher threatened to box his ears if he didn’t stop talking.” (Öğretmen, konuşmayı bırakmazsa kulağına vurmakla tehdit etti.)
- Pandora’s box: Açıldığında beklenmedik ve kontrol edilemez sorunlara yol açan şey (mitolojik referans). “Asking about his past relationship opened up a Pandora’s box.” (Onun geçmiş ilişkisini sormak bir Pandora’nın kutusunu açtı.)
- Jack-in-the-box: Kapağı açıldığında içinden yaylı bir kuklanın fırladığı oyuncak kutu.
- Voice box: Gırtlak, ses telleri.
Bu ifadeler, İngilizce’nin zenginliğini gösteren örneklerdir ve İngilizce deyimler hakkında daha fazla bilgi edinmek, dil becerilerinizi geliştirmenize yardımcı olabilir.
Sonuç
Görüldüğü gibi, İngilizce’deki ‘box’ kelimesi basit bir ‘kutu’ anlamından çok daha fazlasını ifade eder. İsim olarak farklı türdeki kapları, özel alanları, televizyonu, koruyucu kasaları ve hatta bir ağaç türünü tanımlayabilirken; fiil olarak kutulama, boks yapma ve sıkıştırma gibi eylemleri anlatır. Ayrıca, ‘think outside the box’, ‘box office’ gibi pek çok deyim ve ifadede de karşımıza çıkar.
Bir kelimenin farklı anlamlarını ve kullanımlarını bilmek, özellikle ‘box’ gibi çok yönlü kelimeler söz konusu olduğunda, İngilizce anlama ve ifade etme becerilerinizi önemli ölçüde geliştirir. Cümledeki bağlamı dikkatlice değerlendirerek ‘box’ kelimesinin hangi anlamda kullanıldığını kolayca ayırt edebilirsiniz. Umarız bu kapsamlı rehber, ‘box’ kelimesini daha iyi anlamanıza yardımcı olmuştur.
Gerçekten ‘box’ kelimesinin bu kadar çok anlamı olduğunu bilmiyordum. Genellikle aklıma ilk gelen anlamı ‘kutu’ oluyordu hep. Yazıyı okuyunca ne kadar farklı yerlerde kullanıldığını görmek şaşırttı açıkçası. Mesela İngiliz argosunda televizyon demek olduğunu ilk defa duydum. Fiil olarak kullanımları ve deyimler de cabası. ‘Think outside the box’ deyimini biliyordum ama diğerleri de oldukça ilginçmiş. Özellikle ‘box in’ yani sıkıştırmak anlamı günlük hayatta işe yarayabilir. Bir kelimenin bu kadar katmanlı olabilmesi dil öğrenmenin zor ama keyifli yanlarından biri sanırım. Bu detaylı anlatım için teşekkürler, çok aydınlatıcı oldu. Artık ‘box’ kelimesini duyduğumda veya kullandığımda daha bilinçli olacağım kesin.