Türkçede bir konuyu gereğinden fazla büyütmek, gereksiz yere gürültü patırtı çıkarmak veya abartılı bir tepki vermek anlamında kullandığımız “yaygara koparmak” deyimi, günlük hayatta sıkça karşımıza çıkar. Peki, bu ifadenin İngilizce karşılığı nedir? İngilizcede bu anlamı verebilecek tek bir kelime veya ifade olmamakla birlikte, duruma ve vurgulanmak istenen anlama göre farklı karşılıklar kullanılabilir. Bu makalede, “yaygara koparmak” ifadesinin İngilizcedeki en yaygın ve doğru karşılıklarını detaylı bir şekilde inceleyeceğiz.
En sık kullanılan ve genel anlamda “yaygara koparmak” ifadesini karşılayan İngilizce yapılar “make a fuss” ve “kick up a fuss“tır.
1. Make a fuss / Kick up a fuss:
Bu ifadeler, genellikle gereksiz yere veya küçük bir mesele hakkında aşırı derecede endişelenmek, şikayet etmek veya öfkelenmek anlamına gelir. Bir nevi “pireyi deve yapmak” durumunu anlatır. “Kick up a fuss” ifadesi, “make a fuss”a göre biraz daha güçlü bir tepkiyi veya daha fazla gürültüyü ima edebilir.
* Anlamı: Telaş çıkarmak, sorun çıkarmak, gereksiz yere şikayet etmek, mızmızlanmak, olay çıkarmak.
* Kullanım Alanları: Küçük şeyler yüzünden abartılı tepki veren insanlar, memnuniyetsizliklerini gürültülü bir şekilde dile getirenler veya bir durumdan gereksiz yere büyük bir mesele çıkaranlar için kullanılır.
Örnek Cümleler:
* He made a fuss because his soup was slightly cold. (Çorbası biraz soğuk diye yaygara kopardı.)
* Please don’t make a fuss, it’s not a big deal. (Lütfen telaş çıkarma, o kadar da önemli bir şey değil.)
* The customer kicked up a fuss about the slow service. (Müşteri yavaş servis hakkında yaygara kopardı / olay çıkardı.)
* She always makes a fuss over minor details. (Her zaman küçük detaylar yüzünden mesele çıkarır.)
2. Cause a scene / Make a scene:
Bu ifade, genellikle halka açık bir yerde, başkalarının dikkatini çekecek şekilde gürültülü, utanç verici veya rahatsız edici bir davranışta bulunmak anlamına gelir. “Make a fuss”tan farkı, genellikle olayın başkalarının önünde gerçekleşmesi ve bir tür utanç veya rahatsızlık durumu yaratmasıdır.
* Anlamı: Olay çıkarmak, rezalet çıkarmak (genellikle halka açık yerde), tatsızlık yaratmak.
* Kullanım Alanları: Restoran, mağaza gibi halka açık yerlerde bağırıp çağıran, tartışan veya dikkat çeken davranışlarda bulunan kişiler için kullanılır.
Örnek Cümleler:
* He got angry and started to cause a scene in the restaurant. (Sinirlendi ve restoranda olay çıkarmaya başladı.)
* I asked him to lower his voice and not make a scene. (Ona sesini alçaltmasını ve rezalet çıkarmamasını söyledim.)
* They had a loud argument and made a scene in the middle of the street. (Yüksek sesle tartıştılar ve sokağın ortasında olay çıkardılar.)
3. Raise a ruckus / Cause a commotion / Create an uproar:
Bu ifadeler daha çok fiziksel gürültü, kargaşa ve genel bir rahatsızlık durumunu anlatır. “Yaygara koparmak” eyleminin sonucunda ortaya çıkan gürültülü ve düzensiz ortamı ifade ederler. “Uproar” kelimesi genellikle geniş çaplı bir öfke veya protesto durumunu da içerebilir.
* Anlamı: Gürültü patırtı çıkarmak, kargaşaya neden olmak, ortalığı velveleye vermek.
* Kullanım Alanları: Bir grup insanın gürültülü bir şekilde eğlenmesi, protesto etmesi veya bir olaya tepki göstermesi gibi durumlar için kullanılabilir.
Örnek Cümleler:
* The children were raising a ruckus upstairs. (Çocuklar üst katta gürültü patırtı çıkarıyordu.)
* His controversial statement caused a commotion among the audience. (Onun tartışmalı ifadesi dinleyiciler arasında bir kargaşaya neden oldu.)
* The decision to close the factory created an uproar in the town. (Fabrikayı kapatma kararı kasabada bir infiale / büyük gürültüye yol açtı.)
4. Make a big deal (out of something):
Bu deyim, bir şeyi olduğundan daha önemli veya ciddi göstermek, abartmak anlamına gelir. “Make a fuss” ile benzerdir ancak daha çok olayın kendisini büyütme eylemine odaklanır.
* Anlamı: Bir şeyi büyütmek, mesele yapmak, abartmak.
* Kullanım Alanları: Önemsiz bir konuyu gereksiz yere büyüten veya abartan kişiler için kullanılır.
Örnek Cümleler:
* It was just a small mistake, don’t make a big deal out of it. (Sadece küçük bir hataydı, bunu bu kadar büyütme.)
* She tends to make a big deal out of minor problems. (Küçük sorunları büyütme / mesele yapma eğilimindedir.)
İlgili İsimler (Nouns):
Yukarıdaki fiil yapılarına ek olarak, “yaygara” kelimesinin kendisi de İngilizcede farklı isimlerle karşılanabilir:
* Fuss: Telaş, velvele, gereksiz heyecan veya endişe. (e.g., What’s all the fuss about? – Bütün bu telaş/yaygara ne için?)
* Ruckus: Gürültülü patırtı, kargaşa. (e.g., Stop making such a ruckus! – Bu kadar gürültü yapmayı kes!)
* Commotion: Kargaşa, hengame, karışıklık. (e.g., I heard a commotion outside. – Dışarıda bir kargaşa/gürültü duydum.)
* Uproar: Büyük gürültü, patırtı, infial, kargaşa (genellikle öfke veya protesto içerir). (e.g., The news caused an uproar. – Haber infiale yol açtı.)
* Scene: Genellikle halka açık yerde yaşanan utanç verici veya rahatsız edici olay. (e.g., He made a terrible scene at the party. – Partide korkunç bir olay çıkardı.)
* Hubbub: Gürültülü ses, kargaşa, uğultu. (e.g., The hubbub of the marketplace. – Pazar yerinin uğultusu/kargaşası.)
* Brouhaha: Gereksiz heyecan, kargaşa, gürültülü tartışma. (e.g., The whole brouhaha was over a misunderstanding. – Tüm kargaşa bir yanlış anlaşılma yüzündendi.)
* Hue and cry: Yüksek sesli protesto, itiraz, feryat. (e.g., There was a public hue and cry against the new tax. – Yeni vergiye karşı halktan büyük bir itiraz/yaygara yükseldi.)
Hangi İfadeyi Seçmeliyim?
Doğru ifadeyi seçmek, “yaygara koparmak” eyleminin gerçekleştiği bağlama ve neyi vurgulamak istediğinize bağlıdır:
* Eğer küçük bir mesele yüzünden gereksiz yere şikayet etme veya telaşlanma anlamını vermek istiyorsanız: make a fuss veya kick up a fuss.
* Eğer halka açık bir yerde utanç verici veya rahatsız edici bir olay çıkarma anlamını vurgulamak istiyorsanız: cause a scene veya make a scene.
* Eğer genel bir gürültü, patırtı veya kargaşa durumunu ifade etmek istiyorsanız: raise a ruckus veya cause a commotion.
* Eğer bir olayı veya durumu olduğundan daha büyük gösterme eylemini anlatmak istiyorsanız: make a big deal out of something.
Unutmayın ki dil yaşayan bir olgudur ve İngilizce deyimler ve ifadelerin anlamları zamanla veya kullanıldığı bölgeye göre ufak farklılıklar gösterebilir. Bu ifadeleri doğru bağlamda kullanmak, İngilizce konuşma becerilerinizi geliştirmenin önemli bir parçasıdır.
Sonuç olarak, “yaygara koparmak” deyiminin İngilizcede birçok karşılığı bulunmaktadır. En yaygın kullanılanları “make a fuss”, “kick up a fuss” ve “cause a scene” olsa da, anlatmak istediğiniz duruma en uygun ifadeyi seçmek için yukarıda açıklanan nüansları göz önünde bulundurmanız önemlidir. Bol bol örnek cümle inceleyerek ve pratik yaparak bu ifadelerin kullanımını pekiştirebilirsiniz.
Gerçekten çok güzel bir yazı olmuş, elinize sağlık. Bazen böyle deyimlerin tam karşılığını bulmak zor oluyor İngilizce’de. “Yaygara koparmak” için de bu kadar farklı seçenek olduğunu bilmiyordum açıkçası. “Make a fuss” en sık duyduğumuz belki ama duruma göre “cause a scene” veya “make a big deal” demek daha doğru olabiliyormuş. Verdiğiniz örnekler sayesinde aradaki farkları anlamak kolaylaştı. Özellikle halka açık yerdeki rezalet durumu için ’cause a scene’ kullanıldığını öğrenmem iyi oldu. Bu tür incelikleri bilmek konuşurken veya yazarken çok işe yarıyor. Dil öğrenenler için harika bir kaynak olmuş.