Konu Başlıkları
Suyun İngilizcesi Nedir? Water Kelimesinin Kapsamlı Anlamı ve Kullanımı
İngilizce öğrenme yolculuğunda, günlük hayatta sıkça kullandığımız temel kelimelerin karşılıklarını bilmek iletişimin temelini oluşturur. Hayatın kaynağı olan “su” da bu temel kelimelerden biridir. Peki, suyun İngilizcesi nedir ve nasıl kullanılır? Bu makalede, İngilizce’deki “su” kelimesini tüm yönleriyle inceleyeceğiz.
Suyun İngilizce Karşılığı: Water
Türkçe’deki “su” kelimesinin İngilizce’deki en yaygın ve doğrudan karşılığı “water” kelimesidir. Bu kelime, hem içtiğimiz suyu, hem denizlerdeki, nehirlerdeki suyu, hem de genel olarak sıvı haldeki H₂O’yu ifade etmek için kullanılır.
“Water” Kelimesinin Telaffuzu
“Water” kelimesinin telaffuzu, İngiliz İngilizcesi (British English) ve Amerikan İngilizcesi (American English) arasında küçük farklılıklar gösterebilir:
- İngiliz İngilizcesi (UK): Genellikle /ˈwɔːtər/ şeklinde telaffuz edilir. Sondaki ‘r’ sesi genellikle yutulur veya çok hafif söylenir. Basitçe “vo-tah” gibi düşünülebilir.
- Amerikan İngilizcesi (US): Genellikle /ˈwɑːtər/ veya /ˈwɔːdər/ şeklinde telaffuz edilir. Ortadaki ‘t’ sesi bazen ‘d’ sesine daha yakın çıkar ve sondaki ‘r’ sesi daha belirgindir. Basitçe “va-tır” veya “vo-dır” gibi düşünülebilir.
Her iki telaffuz da yaygın olarak kullanılır ve anlaşılır.
“Water” Kelimesinin Gramer Yapısı: Sayılamayan Bir İsim (Uncountable Noun)
İngilizce dilbilgisinde “water” kelimesinin en önemli özelliklerinden biri sayılamayan bir isim (uncountable noun) olmasıdır. Sayılamayan isimler, genellikle miktar olarak ölçülebilen ancak tek tek sayılamayan maddeleri, kavramları veya soyut isimleri ifade eder. Şeker (sugar), pirinç (rice), bilgi (information), tavsiye (advice), mobilya (furniture) gibi kelimeler de sayılamayan isimlere örnektir.
“Water” kelimesinin sayılamaz olması şu anlama gelir:
- Genellikle sonuna çoğul eki “-s” almaz. Yani “waters” şeklinde kullanımı çok sınırlıdır.
- Miktarını belirtmek için “a/an” belirsiz artikeli doğrudan kullanılamaz (“a water” denmez).
- Miktarını belirtmek için “some” (biraz), “much” (çok – genellikle olumsuz ve soruda), “a lot of” (çok), “little” (az) gibi miktar belirleyiciler veya ölçü birimleri kullanılır.
Örnekler:
- Can I have some water, please? (Biraz su alabilir miyim, lütfen?)
- There isn’t much water left in the bottle. (Şişede çok su kalmamış.)
- She drinks a lot of water every day. (O her gün çok su içer.)
- We need a glass of water. (Bir bardak suya ihtiyacımız var.)
- Buy two bottles of water. (İki şişe su al.)
- How much water do you need? (Ne kadar suya ihtiyacın var?)
‘Water’ kelimesi, tıpkı ‘bread’ (ekmek) gibi, doğrudan çoğul yapılamayan ve miktarını belirtmek için özel yapılar gerektiren kelimelerdendir. Sayılamayan isimler ve çoğul yapılar hakkında daha fazla bilgi edinmek, bu tür kelimelerin doğru kullanımı için önemlidir.
İstisna: “Waters” Kullanımı
Nadiren de olsa “waters” şeklinde çoğul kullanımı mümkündür. Bu genellikle belirli bir bölgedeki su kütlesini (deniz, göl, nehir alanı) ifade ederken kullanılır.
- Territorial waters: Karasuları
- The waters of the Mediterranean: Akdeniz suları
“Water” Kelimesinin Fiil Olarak Kullanımı (To Water)
“Water” kelimesi sadece isim değil, aynı zamanda bir fiil olarak da kullanılır. Fiil hali “to water”, “sulamak” anlamına gelir.
Örnekler:
- I need to water the plants. (Bitkileri sulamam gerekiyor.)
- He waters his garden every evening. (Bahçesini her akşam sular.)
- Don’t forget to water the flowers while I’m away. (Ben yokken çiçekleri sulamayı unutma.)
- My mouth is watering. (Ağzım sulanıyor. – Bu mecazi bir kullanımdır, genellikle lezzetli bir yiyecek görüldüğünde veya düşünüldüğünde kullanılır.)
Farklı Su Türleri ve Bağlamlar
“Water” kelimesi, önüne veya arkasına gelen sıfatlarla veya başka kelimelerle birleşerek farklı su türlerini veya su ile ilgili durumları ifade eder:
- Tap water: Musluk suyu
- Bottled water: Şişe suyu
- Mineral water: Maden suyu
- Sparkling water / Carbonated water: Gazlı su, maden sodası
- Still water: Gazsız su
- Drinking water: İçme suyu
- Freshwater: Tatlı su (nehir, göl suyu gibi, tuzlu olmayan)
- Seawater / Saltwater: Deniz suyu, tuzlu su
- Hot water: Sıcak su
- Cold water: Soğuk su
- Distilled water: Damıtılmış su, saf su
- Holy water: Kutsal su (dini bağlamda)
- Watery: Sulu (sıfat hali – örn: watery soup – çok sulu çorba, watery eyes – yaşlı gözler)
- Waterproof: Su geçirmez (sıfat – örn: waterproof jacket – su geçirmez ceket)
“Water” İçeren Yaygın İngilizce Deyimler (Idioms)
İngilizce’de “water” kelimesini içeren pek çok deyim bulunur. Bunlar, kelimenin doğrudan anlamının dışında, mecazi anlamlar taşır. İşte en yaygın olanlardan bazıları:
- Like water off a duck’s back: Vız gelmek, tınmamak, söylenenlerden veya eleştirilerden etkilenmemek.
Örnek: He tried to criticize her, but it was like water off a duck’s back. (Onu eleştirmeye çalıştı ama ona vız geldi.) - To be in hot water: Başı dertte olmak, zor durumda kalmak.
Örnek: He is in hot water with his boss for losing the important file. (Önemli dosyayı kaybettiği için patronuyla başı dertte.) - Water under the bridge: Geçmişte kalmış ve artık önemi olmayan veya değiştirilemeyecek olaylar/durumlar. “Köprünün altından çok sular aktı” deyimine benzer.
Örnek: We had an argument years ago, but that’s water under the bridge now. (Yıllar önce tartışmıştık ama o artık geçmişte kaldı.) - (Something) doesn’t hold water: Bir argümanın, açıklamanın veya teorinin mantıksız, tutarsız veya geçersiz olması.
Örnek: His excuse for being late doesn’t hold water. (Geç kalma bahanesi hiç mantıklı değil/tutarsız.) - Come hell or high water: Ne olursa olsun, her türlü zorluğa rağmen, her koşulda.
Örnek: I promise I’ll be there for your wedding, come hell or high water. (Söz veriyorum, ne olursa olsun düğününde orada olacağım.) - To keep one’s head above water: Özellikle finansal olarak zorluklarla başa çıkmaya çalışmak, ayakta kalmaya çalışmak.
Örnek: With the increasing bills, it’s getting harder to keep our heads above water. (Artan faturalarla ayakta kalmak zorlaşıyor.) - Blood is thicker than water: Aile bağlarının diğer tüm ilişkilerden daha güçlü olduğu anlamına gelir. (Kan sudan daha yoğundur.)
Örnek: He chose to help his brother instead of his friend because blood is thicker than water. (Arkadaşı yerine kardeşine yardım etmeyi seçti çünkü aile bağları daha güçlüdür.)
Sonuç
Görüldüğü gibi, Türkçe’deki “su” kelimesinin İngilizce karşılığı olan “water”, basit bir kelime gibi görünse de oldukça zengin bir kullanıma sahiptir. Hem temel anlamıyla hem de fiil olarak, ayrıca birçok farklı bağlamda ve deyimde karşımıza çıkar. Sayılamayan bir isim olması, gramer açısından dikkat edilmesi gereken önemli bir noktadır. Bu temel kelimeyi ve farklı kullanımlarını öğrenmek, İngilizce iletişim becerilerinizi geliştirmenizde önemli bir adımdır.
“Water” kelimesi bu kadar detaylı anlatılır mı demeyin, anlatılıyormuş. Çok basit gibi duruyor ama özellikle sayılamayan isim olması veya fiil hali benim de kafamı karıştırıyordu bazen. Telaffuz farkları da iyi olmuş, Amerikan ve İngiliz İngilizcesi arasındaki farkı merak ediyordum. Deyimler kısmı ise apayrı bir dünya, ‘water under the bridge’ tam bizdeki gibiymiş. Bu kadar kapsamlı bir yazı için teşekkürler, İngilizce öğrenirken böyle detaylı anlatımlar çok işe yarıyor gerçekten. Bazen en temel sandığımız kelimeler en çok tuzağa düşürenler oluyor.