Konu Başlıkları
İngilizce Causative Form (Ettirgen Yapı): Detaylı Anlatım ve Örnekler
İngilizce öğrenirken karşımıza çıkan önemli dilbilgisi yapılarından biri de Causative Form (Ettirgen Yapı)‘dur. Günlük hayatta sıkça kullandığımız bu yapı, bir eylemi kendimiz yapmak yerine, başka bir kişiye veya bir servise yaptırdığımızı ifade etmemizi sağlar. Özellikle “bir şeyi yaptırmak”, “tamir ettirmek”, “kestirmek” gibi durumları anlatırken bu yapıya başvururuz. Bu makalede, İngilizce’deki ettirgen yapıyı, özellikle de en yaygın kullanılan ‘have something done’ ve ‘get something done’ kalıplarını detaylı bir şekilde inceleyeceğiz.
Causative Form Nedir?
Causative Form, adından da anlaşılacağı gibi, bir eylemin nedenini veya o eylemin yapılmasını sağlayan kişiyi/durumu vurgular. Yani, eylemi yapan özne değil, eylemin yapılmasını sağlayan öznedir. Türkçede “-dır/dir”, “-t/tır/tir” ekleriyle kurduğumuz ettirgen çatının İngilizce’deki karşılığıdır.
Örneğin:
- Saçımı kestim. (I cut my hair. – Eylemi ben yaptım)
- Saçımı kestirdim. (I had my hair cut. – Eylemi başkası yaptı, ben sadece organize ettim/parasını ödedim)
İngilizce’de causative yapılar temel olarak ikiye ayrılır:
- Passive Causative (Edilgen Ettirgen): Eylemi yapan kişinin önemli olmadığı veya belirtilmediği durumlar için kullanılır. En yaygın kalıpları ‘have something done’ ve ‘get something done’dır. Bu makalenin ana odağı bu yapıdır.
- Active Causative (Etken Ettirgen): Eylemi yapan kişinin de cümlede belirtildiği durumlardır. ‘have someone do something’, ‘get someone to do something’, ‘make someone do something’, ‘let someone do something’ gibi fiillerle kurulur.
Passive Causative: Have Something Done / Get Something Done
Bu yapı, bir hizmet aldığımızda veya bir işi profesyonel birine yaptırdığımızda kullanılır. Eylemi kimin yaptığı genellikle belli değildir veya önemli değildir; önemli olan işin yapılmış olmasıdır. Genellikle para karşılığı alınan hizmetler (saç kestirme, araba tamiri, ev temizliği vb.) için tercih edilir.
Yapısı
Bu yapının temel formülü şöyledir:
Subject + have/get + object (nesne/iş) + past participle (fiilin 3. hali)
- Subject: İşi yaptıran kişi (ben, sen, o vb.)
- have/get: Ettirgenliği sağlayan yardımcı fiiller. ‘Have’ ve ‘get’ bu yapıda genellikle birbirinin yerine kullanılabilir, ancak ‘get’ biraz daha informal (günlük konuşma diline yakın) kabul edilir.
- Object: Yaptırılan iş veya nesne (saç, araba, ev, rapor vb.)
- Past Participle: Yapılan eylemin fiilinin 3. hali (cut, repaired, cleaned, written vb.)
Kullanım Alanları ve Örnekler
Bu yapı, farklı zaman kiplerine (tenses) göre çekimlenebilir. ‘Have’ veya ‘get’ fiili, cümlenin zamanına uygun olarak değişir.
1. Present Simple (Geniş Zaman)
Rutin olarak veya genellikle yaptırdığımız işleri anlatır.
- I have my car serviced every year. (Arabamı her yıl bakıma sokarım/baktırırım.)
- She gets her nails done every two weeks. (Tırnaklarını iki haftada bir yaptırır.)
- We have our house cleaned once a month. (Evimizi ayda bir temizletiriz.)
2. Past Simple (Geçmiş Zaman)
Geçmişte belirli bir zamanda yaptırdığımız işleri anlatır. Past Simple (Geçmiş Zaman) yapısında ‘have’ fiili ‘had’ olur, ‘get’ fiili ‘got’ olur.
- I had my hair cut yesterday. (Dün saçımı kestirdim.)
- He got his watch repaired last week. (Geçen hafta saatini tamir ettirdi.)
- They had their photos taken at the wedding. (Düğünde fotoğraflarını çektirdiler.)
3. Present Continuous (Şimdiki Zaman)
Şu anda yaptırmakta olduğumuz işleri ifade eder.
- I am having my car washed right now. (Şu anda arabamı yıkatıyorum.)
- She is getting her dress altered for the party. (Parti için elbisesini düzelttiriyor.)
4. Past Continuous (Geçmişte Devam Eden Zaman)
Geçmişte bir süre boyunca yaptırmakta olduğumuz işleri anlatır.
- I was having my house painted when you called. (Sen aradığında evimi boyatıyordum.)
- They were getting their garden designed all summer. (Bütün yaz bahçelerini tasarlatıyorlardı.)
5. Present Perfect (Yakın Geçmiş Zaman)
Geçmişte belirsiz bir zamanda veya henüz yeni yaptırdığımız işleri anlatır.
- Have you had your eyes checked recently? (Son zamanlarda gözlerini kontrol ettirdin mi?)
- She has just got her computer fixed. (Bilgisayarını daha yeni tamir ettirdi.)
6. Future Simple (Gelecek Zaman)
Gelecekte yaptıracağımız işleri anlatır. ‘will have/get’ veya ‘be going to have/get’ kullanılır.
- I will have the documents translated tomorrow. (Yarın belgeleri tercüme ettireceğim.)
- We are going to get the roof repaired next month. (Gelecek ay çatıyı tamir ettireceğiz.)
7. Modals (Can, Should, Must vb.)
Modal fiillerle de kullanılabilir.
- You should have that tooth checked by a dentist. (O dişini bir dişçiye kontrol ettirmelisin.)
- We must get the locks changed immediately. (Kilitleri hemen değiştirtmeliyiz.)
- Can I have this gift wrapped? (Bu hediyeyi paketlettirebilir miyim?)
Have vs. Get Farkı
‘Have something done’ ve ‘Get something done’ yapıları çoğu zaman birbirinin yerine kullanılabilir ve anlamları aynıdır. Ancak ‘get’ kullanımı biraz daha yaygın ve informal olarak kabul edilir. Bazı durumlarda ‘get’ bir işi yaptırmak için biraz çaba sarf edildiği veya bir zorluk aşıldığı anlamına gelebilir, ancak bu fark her zaman belirgin değildir.
- I need to have my passport renewed. (Pasaportumu yeniletmem gerekiyor.)
- I need to get my passport renewed. (Pasaportumu yeniletmem gerekiyor.) – Anlam aynı.
Active Causative: Have, Get, Make, Let
Passive Causative kadar yaygın olmasa da Active Causative yapıları da önemlidir. Bu yapıda, işi yapan kişi belirtilir.
- Have someone do something: Birine bir görev veya sorumluluk vermek. Daha çok nötr bir anlam taşır.
- Yapı: Subject + have + person + base form of verb (fiilin yalın hali)
- Örnek: The manager had his assistant type the report. (Müdür, raporu asistanına yazdırdı.)
- Burada ‘have’ fiilinin kullanımı, sahip olmak anlamından farklıdır.
- Get someone to do something: Birini bir şey yapmaya ikna etmek, razı etmek. Genellikle biraz çaba veya ikna gerektirir.
- Yapı: Subject + get + person + to + base form of verb (fiilin ‘to’ ile mastar hali)
- Örnek: How did you get him to agree? (Onu kabul etmeye nasıl ikna ettin?)
- Make someone do something: Birini bir şey yapmaya zorlamak, mecbur bırakmak.
- Yapı: Subject + make + person + base form of verb (fiilin yalın hali)
- Örnek: The sad movie made her cry. (Üzücü film onu ağlattı.)
- Let someone do something: Birinin bir şey yapmasına izin vermek, müsaade etmek.
- Yapı: Subject + let + person + base form of verb (fiilin yalın hali)
- Örnek: Her parents let her stay out late on weekends. (Ailesi hafta sonları geç saate kadar dışarıda kalmasına izin verir.)
Özet ve Sonuç
İngilizce’de Causative Form (Ettirgen Yapı), özellikle ‘have something done’ ve ‘get something done’ kalıpları, bir hizmet aldığımızı veya bir işi başkasına yaptırdığımızı ifade etmek için vazgeçilmezdir. Bu yapı, eylemi yapan kişiden ziyade, eylemin kendisinin veya sonucunun önemli olduğu durumları vurgular.
Temel yapı Subject + have/get + object + past participle şeklindedir ve farklı zaman kiplerine kolayca uyarlanabilir. Active Causative yapıları (‘have/get/make/let someone do something’) ise işi yapan kişiyi de belirterek farklı nüanslar (sorumluluk verme, ikna etme, zorlama, izin verme) katmamızı sağlar.
Bu yapıları doğru ve yerinde kullanmak, İngilizce’deki ifade gücünüzü artıracak ve daha doğal konuşmanıza yardımcı olacaktır. Farklı İngilizce dilbilgisi konuları gibi, Causative yapısını da bol bol pratik yaparak pekiştirmek önemlidir. Günlük hayattan örnekler düşünerek kendi cümlelerinizi kurmaya çalışın!
Bu ettirgen yapı konusu İngilizce öğrenirken gerçekten kafa karıştırıcı olabiliyor bazen. Hani ‘saçımı kestim’ mi ‘kestirdim’ mi ayrımı gibi, İngilizce’de de ‘have something done’ yapısını doğru kullanmak önemli. Yazıda anlatım gayet açık olmuş, özellikle farklı zamanlarla verilen örnekler çok işime yaradı. ‘Have’ ve ‘get’ arasındaki ufak farka değinilmesi de güzel bir detay. passive ve active causative ayrımını da bu sayede daha iyi anladım. Artık cümle kurarken veya bir şey okurken bu yapıya daha dikkat edeceğim kesin. Teşekkürler bu detaylı anlatım için, konuyu bayağı toparladı.