Konu Başlıkları
İngilizce’de ‘Have Got’ ve ‘Has Got’ Kullanımı: Kapsamlı Bir Rehber
İngilizce öğrenirken sıkça karşılaşılan ve kafa karıştırabilen yapılarından biri de ‘have got’ ve ‘has got’ kullanımıdır. Özellikle ‘have’ ve ‘has’ fiilleriyle olan benzerliği ve farkları, bu yapının doğru kullanımını öğrenmeyi önemli kılar. Bu makalede, ‘have got’ ve ‘has got’ yapılarının anlamlarını, kullanım alanlarını, gramer kurallarını ve ‘have/has’ ile arasındaki farkları detaylı bir şekilde inceleyeceğiz.
‘Have Got’ ve ‘Has Got’ Ne Anlama Gelir?
‘Have got’ ve ‘has got’, temel olarak İngilizce’deki ‘have’ ve ‘has’ fiillerinin sahiplik, ilişki, hastalık veya özellik bildiren anlamlarıyla aynı işlevi görür. Yani “sahip olmak” anlamına gelir. Genellikle İngiliz İngilizcesi’nde (British English) ve daha samimi, günlük konuşma dilinde (informal) Amerikan İngilizcesi’ne (American English) kıyasla daha yaygın olarak kullanılır.
Hangi özneden sonra hangisinin kullanılacağı ise şu şekildedir:
- ‘Have got’: I, You, We, They özneleriyle kullanılır.
- ‘Has got’: He, She, It özneleriyle (yani üçüncü tekil şahıs) kullanılır.
Örnekler:
- I have got a new phone. (Yeni bir telefonum var.)
- She has got two brothers. (Onun iki erkek kardeşi var.)
- We have got a meeting at 3 PM. (Saat 3’te bir toplantımız var.)
- He has got a headache. (Onun başı ağrıyor.)
- They have got blue eyes. (Onların mavi gözleri var.)
‘Have Got’ ve ‘Has Got’ Kullanım Alanları
Bu yapı genellikle aşağıdaki durumları ifade etmek için kullanılır:
- Sahiplik (Possession): Bir şeye sahip olmayı belirtir.
- Örnek: I‘ve got a lot of books. (Çok kitabım var.)
- Örnek: He‘s got a beautiful house. (Onun güzel bir evi var.)
- İlişkiler (Relationships): Aile üyeleri, arkadaşlar gibi ilişkileri ifade eder.
- Örnek: Have you got any siblings? (Hiç kardeşin var mı?)
- Örnek: She‘s got a close friend in London. (Londra’da yakın bir arkadaşı var.)
- Hastalıklar ve Fiziksel Rahatsızlıklar (Illnesses and Physical Conditions): Hastalıkları veya geçici fiziksel durumları belirtir.
- Örnek: I‘ve got a terrible cold. (Korkunç bir soğuk algınlığım var.)
- Örnek: He‘s got a pain in his leg. (Bacağında bir ağrı var.)
- Özellikler ve Nitelikler (Characteristics and Features): İnsanların veya nesnelerin özelliklerini tanımlar.
- Örnek: Our cat‘s got green eyes. (Kedimizin yeşil gözleri var.)
- Örnek: This car‘s got air conditioning. (Bu arabada klima var.)
Gramer Yapısı: Olumlu, Olumsuz ve Soru Cümleleri
‘Have got’ ve ‘has got’ yapılarının cümle içindeki kullanımı oldukça basittir. Temel kuralları aşağıda bulabilirsiniz:
1. Olumlu Cümleler (Affirmative Sentences)
Yapı: Özne + have got / has got + Nesne
- I have got some questions.
- You have got a great idea.
- He has got dark hair.
- She has got a ticket.
- It has got a scratch on it.
- We have got enough time.
- They have got similar interests.
Kısaltmalar: Günlük konuşmada ve samimi yazışmalarda genellikle kısaltmalar kullanılır: ‘have got’ -> ‘ve got, ‘has got’ -> ‘s got.
- I‘ve got some questions.
- He‘s got dark hair.
- We‘ve got enough time.
2. Olumsuz Cümleler (Negative Sentences)
Yapı: Özne + haven’t got / hasn’t got + Nesne
‘Have got’ ve ‘has got’ yapılarının olumsuzu, ‘have’ veya ‘has’ fiiline ‘not’ eklenerek yapılır. Yardımcı fiil olarak ‘do/does’ kullanılmaz.
- I haven’t got any money. (Hiç param yok.)
- You haven’t got permission. (İznin yok.)
- He hasn’t got a car. (Onun arabası yok.)
- She hasn’t got much experience. (Onun çok deneyimi yok.)
- It hasn’t got any batteries. (Onun pili yok.)
- We haven’t got any milk left. (Hiç sütümüz kalmadı.)
- They haven’t got the correct address. (Doğru adrese sahip değiller.)
Önemli Not: Olumsuz cümlelerde I don’t have got veya She doesn’t have got gibi yapılar kesinlikle yanlıştır.
3. Soru Cümleleri (Interrogative Sentences)
Yapı: Have / Has + Özne + got + Nesne?
Soru yapmak için ‘have’ veya ‘has’ cümlenin başına getirilir. Yine ‘do/does’ yardımcı fiilleri kullanılmaz.
- Have I got time for a coffee? (Kahve için vaktim var mı?)
- Have you got a pen I can borrow? (Ödünç alabileceğim bir kalemin var mı?)
- Has he got a job yet? (Henüz bir işi var mı?)
- Has she got your email address? (Senin e-posta adresin onda var mı?)
- Has it got a guarantee? (Garantisi var mı?)
- Have we got everything we need? (İhtiyacımız olan her şey var mı?)
- Have they got children? (Çocukları var mı?)
Önemli Not: Soru cümlelerinde Do you have got? veya Does she have got? gibi yapılar kesinlikle yanlıştır.
4. Kısa Cevaplar (Short Answers)
‘Have got / Has got’ ile sorulan sorulara kısa cevaplar verirken sadece ‘have/has’ veya ‘haven’t/hasn’t’ kullanılır. ‘Got’ kelimesi kısa cevaplarda yer almaz.
- Have you got a bike? Yes, I have. / No, I haven’t. (
Yes, I have gotdenmez.) - Has she got a pet? Yes, she has. / No, she hasn’t. (
No, she hasn’t gotdenmez.) - Have they got the tickets? Yes, they have. / No, they haven’t.
‘Have Got / Has Got’ vs ‘Have / Has’
İngilizce’de sahiplik bildirmek için hem ‘have got/has got’ hem de ‘have/has’ (Simple Present Tense) kullanılabilir. Anlam açısından genellikle aralarında bir fark yoktur, ancak kullanım tercihleri ve bazı gramatik farklılıklar bulunur.
Benzerlikler:
- Sahiplik, ilişki, hastalık, özellik bildirme anlamlarında birbirlerinin yerine kullanılabilirler.
- Örnek: I have got a car. = I have a car. (Arabam var.)
- Örnek: She has got blue eyes. = She has blue eyes. (Mavi gözleri var.)
Farklılıklar:
- Zaman Kullanımı: ‘Have got / has got’ sadece şimdiki zamanda (Present Simple Tense) kullanılır. Geçmiş (Past Simple) veya gelecek (Future Simple) zamanlarda sahiplik ifade etmek için ‘have’ fiilinin ilgili zaman çekimleri (‘had’, ‘will have’) kullanılır. ‘Got’ bu durumlarda eklenmez.
- Doğru: I had a bike when I was young. (Gençken bir bisikletim vardı.)
- Yanlış:
I had got a bike when I was young. - Doğru: She will have the results tomorrow. (Sonuçları yarın alacak.)
- Yanlış:
She will have got the results tomorrow.
- Olumsuz ve Soru Yapıları: En belirgin fark buradadır.
- ‘Have got / has got’: Olumsuzda ‘haven’t/hasn’t got’, soruda ‘Have/Has … got?’ kullanılır. ‘Do/Does’ kullanılmaz.
- ‘Have / has’ (ana fiil olarak): Olumsuzda ‘don’t have / doesn’t have’, soruda ‘Do/Does … have?’ kullanılır. ‘Do/Does’ yardımcı fiili zorunludur.
Karşılaştırma Tablosu:
Cümle Türü Have Got / Has Got Have / Has (Ana Fiil) Olumlu She has got a cat. She has a cat. Olumsuz She hasn’t got a cat. She doesn’t have a cat. Soru Has she got a cat? Does she have a cat? - Kullanım Sıklığı ve Formallik:
- ‘Have got / has got’ daha çok British English’te ve informal (samimi) durumlarda tercih edilir.
- ‘Have / has’ (sahiplik için) hem American hem de British English’te yaygındır ve daha formal (resmi) kabul edilebilir. Yazılı dilde ve resmi bağlamlarda genellikle ‘have/has’ kullanımı daha yaygındır.
- Tekrarlanan Eylemler ve Alışkanlıklar: Tekrarlanan eylemleri veya alışkanlıkları ifade etmek için ‘have got / has got’ kullanılmaz. Bu durumlarda sadece ‘have / has’ kullanılır.
- Doğru: I usually have breakfast at 8 AM. (Genellikle saat 8’de kahvaltı yaparım.)
- Yanlış:
I usually have got breakfast at 8 AM. - Doğru: Do you often have meetings? (Sık sık toplantı yapar mısın?)
- Yanlış:
Have you often got meetings?
Not: ‘Have’ fiili ‘yemek/içmek’ (have breakfast), ‘deneyimlemek’ (have fun), ‘yapmak’ (have a shower) gibi farklı anlamlara da gelir. Bu anlamlarda ‘have got’ kullanılmaz.
Özet ve Sonuç
‘Have got’ ve ‘has got’, İngilizce’de özellikle British English’te yaygın olarak kullanılan ve ‘have/has’ ile benzer şekilde sahiplik, ilişki, hastalık ve özellikleri ifade eden bir yapıdır. Temel kuralları şunlardır:
- I/You/We/They + have got (‘ve got)
- He/She/It + has got (‘s got)
- Olumsuz: haven’t got / hasn’t got (‘don’t/doesn’t’ kullanılmaz)
- Soru: Have/Has … got? (‘Do/Does’ kullanılmaz)
- Sadece şimdiki zamanda kullanılır. Geçmiş veya gelecek zaman için ‘had’ veya ‘will have’ kullanılır.
- Genellikle ‘have/has’ yapısına göre daha informal kabul edilir.
- Tekrarlanan eylemler veya ‘yemek/içmek’ gibi farklı ‘have’ anlamları için kullanılmaz.
Bu yapıyı doğru anlamak ve kullanmak, İngilizce iletişim becerilerinizi, özellikle de konuşma dilindeki akıcılığınızı geliştirecektir. Amerikan İngilizcesi’nde daha yaygın olan ‘have/has’ yapısını (do/does ile birlikte) öğrenmek de önemlidir, ancak ‘have got/has got’ yapısını bilmek, özellikle İngiliz İngilizcesi kaynaklarıyla karşılaştığınızda veya bu aksanı konuşanlarla iletişim kurduğunuzda size büyük avantaj sağlayacaktır.
Gerçekten çok yararlı bir yazı olmuş. Bu ‘have got’ meselesi İngilizce öğrenirken benim de kafamı çok karıştırmıştı zamanında. Özellikle İngiliz İngilizcesi’nde daha sık kullanıldığını bilmek iyi oldu. Olumsuz ve soru cümlelerindeki farklar da çok net anlatılmış, ‘don’t have got’ gibi hataları yapmamak için güzel bir hatırlatma. Bazen sırf ‘have’ kullanmak daha kolay geliyor ama ‘have got’un da yerini bilmek önemli. Hele o kısa cevaplarda ‘got’ kullanılmaması detayı da çok işe yarar. Detaylı anlatım için teşekkürler, bayağı aydınlatıcı oldu.