Konu Başlıkları
İngilizce “Stand” Kelimesi: Anlamı ve Kullanım Alanları
İngilizce öğrenirken karşımıza sıkça çıkan kelimelerden biri de “stand” kelimesidir. Tıpkı Türkçedeki bazı kelimeler gibi, “stand” da tek bir anlama sahip değildir. Hem bir eylem (fiil) hem de bir nesne veya durumu ifade eden bir ad (isim) olarak kullanılabilir. Bu çok yönlülük, onu İngilizce’nin önemli ve günlük hayatta sık kullanılan İngilizce kelimelerinden biri yapar. Peki, İngilizce “stand” ne demek? Hangi durumlarda nasıl kullanılır? Gelin, bu kelimenin farklı anlamlarını ve kullanımlarını birlikte keşfedelim.
Fiil Olarak “Stand” (Stand as a Verb)
“Stand” kelimesi fiil olarak kullanıldığında birçok farklı eylemi ifade edebilir. Tıpkı İngilizce’deki temel fiillerden biri olan ‘to be’ gibi, ‘stand’ fiilinin de çeşitli anlamları vardır.
1. Ayakta Durmak / Dikilmek
En temel ve yaygın anlamı budur. Bir kişinin veya bir nesnenin ayakları veya tabanı üzerinde dik ve sabit durması anlamına gelir.
- Örnek: Please stand still while I take your picture. (Lütfen fotoğrafını çekerken hareketsiz dur.)
- Örnek: The old tree still stands in the garden. (Yaşlı ağaç hala bahçede duruyor/ayakta.)
- Örnek: Don’t just stand there, help me! (Öylece durma, bana yardım et!)
2. Ayağa Kalkmak (Genellikle “up” ile)
Oturur veya yatar pozisyondayken dik pozisyona geçmek anlamında kullanılır. Genellikle “stand up” şeklinde kullanılır.
- Örnek: Please stand up when the teacher enters the room. (Öğretmen odaya girdiğinde lütfen ayağa kalkın.)
- Örnek: He helped the old lady to stand up. (Yaşlı kadının ayağa kalkmasına yardım etti.)
3. Katlanmak / Dayanmak (Genellikle olumsuz cümlelerde)
Hoşlanılmayan bir duruma, kişiye veya sese tahammül etmek, dayanmak anlamında kullanılır. Çoğunlukla “can’t stand” (katlanamamak, dayanamamak) şeklinde olumsuz cümlelerde karşımıza çıkar.
- Örnek: I can’t stand loud music. (Yüksek sese katlanamam.)
- Örnek: She couldn’t stand waiting in the queue anymore. (Sırada beklemeye daha fazla dayanamadı.)
4. Bir Görüşe / Fikre Sahip Olmak
Belirli bir konuda belirli bir düşünceye veya pozisyona sahip olmak anlamına gelir.
- Örnek: Where do you stand on this important issue? (Bu önemli konuda nerede duruyorsun? / Görüşün nedir?)
- Örnek: The company stands for quality and reliability. (Şirket kalite ve güvenilirliği temsil ediyor / savunuyor.)
5. Geçerli Olmak / Devam Etmek
Bir teklifin, kararın veya durumun hala geçerli olduğunu ifade eder.
- Örnek: My offer still stands. (Teklifim hala geçerli.)
- Örnek: The decision made last week stands. (Geçen hafta alınan karar geçerliliğini koruyor.)
6. Aday Olmak (Bir seçimde)
Özellikle İngiliz İngilizcesi’nde, bir seçimde aday olmak anlamında kullanılır.
- Örnek: He decided to stand for parliament. (Parlamentoya aday olmaya karar verdi.)
7. Bulunmak / Yer Almak
Bir bina, yapı veya nesnenin belirli bir yerde konumlanmış olması anlamında kullanılır.
- Örnek: The castle stands on top of the hill. (Kale, tepenin üzerinde yer alıyor / bulunuyor.)
- Örnek: A tall building stands where the old park used to be. (Eski parkın olduğu yerde şimdi yüksek bir bina yükseliyor/bulunuyor.)
İsim Olarak “Stand” (Stand as a Noun)
“Stand” kelimesi isim olarak kullanıldığında da farklı anlamlara gelebilir. İsimlerin isimlerin tekil ve çoğul halleri gibi, ‘stand’ kelimesinin de isim olarak farklı bağlamları vardır.
1. Stant / Tezgah / Büfe
Pazar yeri, fuar gibi alanlarda ürün satmak veya sergilemek için kurulan geçici veya kalıcı yapı.
- Örnek: They set up a lemonade stand in front of their house. (Evlerinin önüne bir limonata tezgahı kurdular.)
- Örnek: We visited the book stand at the fair. (Fuardaki kitap standını ziyaret ettik.)
- Örnek: You can buy newspapers at the newsstand. (Gazeteleri gazete büfesinden alabilirsin.)
2. Durak (Taxi stand, bus stand)
Taksi veya otobüs gibi araçların yolcu almak veya beklemek için durduğu yer.
- Örnek: Let’s go to the taxi stand. (Hadi taksi durağına gidelim.)
- Örnek: The bus stand is just around the corner. (Otobüs durağı hemen köşede.)
3. Sehpa / Askı / Destek
Bir şeyi tutmak veya desteklemek için kullanılan nesne veya mobilya parçası.
- Örnek: Put the music sheet on the music stand. (Nota kağıdını nota sehpasına koy.)
- Örnek: Hang your coat on the coat stand. (Paltonu palto askısına as.)
- Örnek: My phone needs a stand to watch videos easily. (Videoları rahat izlemek için telefonumun bir standa ihtiyacı var.)
4. Duruş / Görüş / Tavır
Bir konuya karşı alınan tavır, sergilenen duruş veya savunulan görüş.
- Örnek: It’s important to take a stand against bullying. (Zorbalığa karşı bir duruş sergilemek önemlidir.)
- Örnek: The government took a firm stand on the issue. (Hükümet konuyla ilgili kararlı bir tavır aldı.)
5. Tribün (Grandstand)
Stadyum veya yarış pisti gibi yerlerde seyircilerin oturması için yapılmış basamaklı yapı.
- Örnek: We watched the race from the main stand. (Yarışı ana tribünden izledik.)
6. Tanık Kürsüsü (Witness stand)
Mahkemede tanıkların ifade vermek için çıktığı yer.
- Örnek: The witness took the stand to testify. (Tanık, ifade vermek için kürsüye çıktı.)
“Stand” İçeren Yaygın İfadeler (Common Phrases with Stand)
“Stand” kelimesi, farklı edatlarla (preposition) bir araya gelerek yeni anlamlar taşıyan birçok deyimsel fiil (phrasal verb) oluşturur. İşte en yaygınlarından bazıları:
- Stand up for: Birini veya bir şeyi savunmak, desteklemek. (Örnek: You should stand up for your friends. – Arkadaşlarını savunmalısın.)
- Stand out: Göze çarpmak, diğerlerinden farklı ve daha iyi olmak. (Örnek: Her bright red dress made her stand out in the crowd. – Parlak kırmızı elbisesi onu kalabalıkta öne çıkardı.)
- Stand by: Birine destek olmak, yanında olmak; hazır beklemek. (Örnek: I will stand by you no matter what happens. – Ne olursa olsun senin yanında olacağım.) (Örnek: Please stand by for an important announcement. – Lütfen önemli bir duyuru için beklemede kalın.)
- Stand for: Temsil etmek, anlamına gelmek; bir şeyi kabul etmek/desteklemek. (Örnek: What does ‘WWW’ stand for? – ‘WWW’ ne anlama geliyor?) (Örnek: We won’t stand for this kind of behavior. – Bu tür davranışlara izin vermeyeceğiz / kabul etmeyeceğiz.)
- Stand a chance: Şansı olmak. (Örnek: Do you think our team stands a chance of winning? – Sence takımımızın kazanma şansı var mı?)
- Stand on one’s own two feet: Kendi ayakları üzerinde durmak, bağımsız olmak. (Örnek: It’s time for him to leave home and stand on his own two feet. – Onun evden ayrılıp kendi ayakları üzerinde durma zamanı geldi.)
Önemli Noktalar ve Özet
Gördüğümüz gibi, “stand” kelimesi İngilizcede oldukça esnek ve çok anlamlı bir kelimedir. Cümledeki yerine ve yanına gelen kelimelere göre anlamı büyük ölçüde değişebilir.
Fiil olarak; ayakta durmak, ayağa kalkmak, katlanmak, bir görüşe sahip olmak, geçerli olmak, aday olmak, bulunmak gibi anlamlara gelir.
İsim olarak; stant, tezgah, durak, sehpa, askı, duruş, tavır, tribün, tanık kürsüsü gibi anlamlarda kullanılır.
Ayrıca “stand up for”, “stand out”, “stand by”, “stand for” gibi birçok deyimsel fiilin temelini oluşturur.
Bu farklı anlamları öğrenmek ve örnek cümlelerle pekiştirmek, İngilizce anlama ve konuşma becerilerinizi geliştirmenize yardımcı olacaktır. Karşınıza “stand” kelimesi çıktığında cümlenin bağlamına dikkat ederek doğru anlamı kolayca çıkarabilirsiniz.
Merak Edilenler
Soru: “Stand” kelimesinin en temel anlamı nedir?
Cevap: Fiil olarak en temel anlamı “ayakta durmak” veya “dikilmek”tir. İsim olarak ise genellikle bir “stant” veya “tezgah” anlamına gelir.
Soru: “I can’t stand it” ne anlama gelir?
Cevap: “Buna katlanamıyorum” veya “Buna dayanamıyorum” anlamına gelir. Hoşlanılmayan bir duruma tahammül edilemediğini ifade eder.
Soru: “Stand up” ile “stand” arasındaki fark nedir?
Cevap: “Stand” genellikle ayakta durma eylemini ifade ederken, “stand up” oturur veya yatar durumdan ayağa kalkma eylemini belirtir.
Soru: “Stand for” ne demek?
Cevap: İki yaygın anlamı vardır: 1. Bir kısaltmanın veya sembolün ne anlama geldiğini sormak/söylemek (örn: What does NASA stand for? – NASA neyin kısaltması?). 2. Bir ilkeyi, fikri veya kişiyi temsil etmek veya desteklemek (örn: We stand for peace. – Biz barışı savunuyoruz.).
Soru: İsim olarak “stand” ne tür nesneler için kullanılır?
Cevap: Satış yapılan tezgahlar (lemonade stand), araç durakları (taxi stand), eşya koymaya yarayan sehpalar veya askılar (music stand, coat stand), seyirci tribünleri (grandstand) ve mahkemedeki tanık kürsüleri (witness stand) gibi farklı nesne ve yerler için kullanılır.
Soru: “Stand out” ne anlama gelir?
Cevap: Kalabalık veya grup içinde fark edilmek, göze çarpmak, diğerlerinden daha dikkat çekici veya iyi olmak anlamına gelir.
Soru: “Take a stand” ifadesi neyi anlatır?
Cevap: Belirli bir konuda net bir tavır almak, bir görüşü savunmak veya bir duruş sergilemek anlamına gelir.
Soru: “Stand by” ifadesinin anlamları nelerdir?
Cevap: Birine zor zamanında destek olmak, yanında olmak anlamına gelebilir. Ayrıca, bir duyuru veya talimat için hazırda beklemek anlamında da kullanılır.
Soru: “Stand” kelimesi sadece insanlar için mi kullanılır?
Cevap: Hayır, hem insanlar hem de hayvanlar (örn: The horse stood quietly.) veya nesneler (örn: The statue stands in the park.) için kullanılabilir.
Soru: “Stand” kelimesinin geçmiş zaman hali nedir?
Cevap: “Stand” fiilinin geçmiş zaman hali (Past Simple) ve üçüncü hali (Past Participle) “stood” şeklindedir. (örn: He stood up. / He has stood there for hours.)